28 Temmuz'da başlayan toplu sözleşme görüşmelerinde hükümet ilk teklifini ancak 12 Ağustos'ta açıkladı. 15 Ağustos Cuma günü de ikinci teklifini duyurdu.
Ancak üzülerek söylüyoruz ki, açıklanan bu teklif, milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin beklentilerini karşılamaktan son derece uzaktır.
Açıklanan rakamlar, bırakın insanca yaşamayı, günlük bir çay bir simit parasına bile denk gelmeyen sefalet artışlarından ibarettir.
Yıllardır yaşadığımız tablo yeniden karşımıza çıkmıştır. Hükümet önce düşük bir rakam açıklar, ardından birkaç puanlık göstermelik artışla teklifi "revize etmiş" gibi yapar.
Bugün de aynı oyun oynanmaktadır.
Peki bu teklifte kamu emekçilerini memnun edecek ne var?
• İnsanca yaşanacak bir ücret artışı var mı? Yok.
• 18 bin 680 TL tutarındaki ilave ödeneğin taban aylığımıza ve emeklilerin maaşına yansıtılması var mı? Yok.
• Kira desteği, ücretsiz servis, yemek, ulaşım yardımı var mı? Yok.
• Taşeron, vekil, sözleşmeli istihdamın sona erdirilip herkesin kadroya geçirilmesi var mı? Yok.
• Mülakatın kaldırılması, kadınlara yönelik ayrımcılığın ve mobbingin önlenmesi için adım var mı? Yok.
• 1. dereceye yükselen tüm kamu emekçilerine 3600 ek gösterge verilmesi var mı? Yok.
• Ve en önemlisi: Grev hakkı ile tamamlanmış gerçek bir toplu sözleşme var mı? Yok!
Ortada bir toplu sözleşme teklifi yoktur. Ortada milyonlarca kamu emekçisine ve emekliye dayatılan sefalet, yoksulluk ve güvencesizlik vardır.
Arkadaşlar, bu tabloyu ilk kez yaşamıyoruz. 13 yılda tam 7 kez aynı sahneyi gördük. Hakem Kurulu denen yapı her defasında hükümetin noterliğini yaptı.
Grev hakkımızı tanımayan, sendikaları etkisizleştiren bu sistem değişmediği sürece, gerçek bir toplu sözleşmeden söz etmek mümkün değildir.
Bugün bizlere dayatılan bu sefalet teklifini kabul etmemiz bekleniyor.
Ama biz biliyoruz: Hak verilmez, mücadele ile alınır.
Kamu emekçilerinin yıllarca mühürlü sendika kapılarını söküp atarak kurduğu örgütlü mücadele bugün de yolumuzu aydınlatıyor.
Biz, milyonların sesiyiz. Biz, alın teri ile yaşayan kamu emekçileriyiz.
Biz, "kapı kulu" değil, bu ülkenin onurlu yurttaşlarıyız.
Bu yüzden diyoruz ki:
• Bu sefalet teklifine "evet" diyenler tarihe yeni bir satış sözleşmesiyle geçer.
• Bizler ise emeğimizi, onurumuzu ve geleceğimizi savunacağız.
Buradan tüm kamu emekçilerine, tüm konfederasyonlara ve sendikalara çağrımızdır:
Gelin, farklılıklarımızı bir kenara bırakalım, bu sefalet dayatmasına karşı omuz omuza mücadele edelim.
Ve buradan iktidara sesleniyoruz: Bizimle dalga geçen tekliflerinizi reddediyoruz.
Bugün üretimden gelen gücümüzü kullanarak 1 gün iş bırakıyoruz.
G(Ö)REVE gidiyoruz! Teşekkür ederiz.
Serhat Birikim / Kars Hasan OTHAN