Tarih: 03.02.2025 15:40

Ak Parti’nin Tasarruf Etmediği İki Şey: Kendi İtibarları Ve Cezaevi İnşaatları

Facebook Twitter Linked-in

 

Cumhuriyet Halk Partisi eski Genel Sekreteri Gürsel Tekin, Türkiye’nin son yıllarda hızla artan cezaevi inşaatlarına ve adalet sisteminin geldiği noktaya dikkat çekerek, iktidarın önceliklerini ile vatandaşın öncelikleri hiç örtüşmüyor." Dedi. Tekin, AK Parti’nin tasarrufu yalnızca halktan istediğini, ancak cezaevi ve itibardan asla tasarruf etmediğini belirterek şu açıklamayı yaptı:

"AK Parti, iki şeyden tasarruf edilmemesi gerektiğine inanıyor: biri kendi ‘itibar’ dedikleri şatafat ve israf düzeni, diğeri ise cezaevi ve adliye sarayı inşaatları. 2006’dan bu yana 285 yeni hapishane yapıldı. Son üç yılda ise 70 yeni cezaevi daha açıldı. Türkiye, Avrupa’nın en fazla cezaevi yapan ülkesi haline geldi. Adaletin amacı insanları topluma kazandırmakken, bizde her geçen gün daha fazla insan cezaevine tıkılıyor.

2024 itibarıyla Türkiye’de toplam 406 ceza infaz kurumu bulunuyor. Cezaevlerinin kapasitesi 299 bin 042 kişi olmasına rağmen, şu an içeride 378 bin 657 mahkûm var. Bu, kapasitenin 80 bin kişilik fazlalıkla aşıldığı anlamına geliyor. Cezaevleri artık patlama noktasına geldi. İnsanlar insanlık dışı koşullarda yaşamaya mahkûm ediliyor. Avrupa’da suç oranları düşerken, bizde cezaevi sayısı artıyor. İktidar, eğitime, sosyal adalete ve hukuk sistemini güçlendirmeye yatırım yapmak yerine, her geçen gün yeni hapishaneler inşa ediyor. Türkiye bir açık hava hapishanesine dönüşüyor.

Türkiye, her 100 bin kişiye düşen 424 mahkûm oranı ile Avrupa’nın zirvesinde. Avrupa Birliği ülkelerinde bu oran 120 civarında iken, Türkiye 3 kattan fazla mahkûm oranına sahip. Bu durum, AK Parti’nin suçla mücadele yerine, insanları hapsederek toplumu baskı altına alma anlayışının bir sonucu.

Cezaevleriyle övünen bir iktidar olur mu? Türkiye, özgürlüklerin kısıtlandığı, cezalandırmanın esas alındığı bir ülke haline geldi. Bu, modern bir hukuk devleti anlayışı değil, otoriter yönetimlerin başvurduğu bir yöntemdir. İktidarın adalet anlayışı, daha fazla hapishane yapmaktan ibaret. Oysa gerçek adalet, suçları azaltan ve insanları topluma kazandıran bir sistemle sağlanır.

İktidar, asgari ücretliye, emekliye, öğrenciye ‘tasarruf yapın’ diyor ama konu kendi lüksü olunca sınır tanımıyor. Kamu kaynakları, ihtişamlı saraylara, devasa adliye binalarına ve cezaevlerine akıtılıyor. Adaletin olmadığı bir ülkede, hapishaneleri büyütmek tek çareleri haline geldi. Halkın refahı için değil, baskı politikalarını sürdürebilmek için bu kadar cezaevi yapıyorlar.

Türkiye, her 100 bin kişi başına 424 mahkum oranıyla dünyada yüksek mahkum oranına sahip ülkeler arasında yer alıyor. Oysa gerçek adalet, cezaevlerini büyütmek değil, insanları topluma kazandıracak bir sistem inşa etmekten geçer. Türkiye’nin, bu tehlikeli gidişatı durdurması ve hukuk devleti ilkelerine geri dönmesi gerekmektedir." Dedi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —