10802,23%-0,55
36,68% 0,03
40,16% 0,02
3580,04% 0,02
5759,68% 0,00
Kaıfed Genel Başkanı Dr. Erdoğan Yıldırım’ın ’18 Mart Çanakkale Zaferi’ Kutlama Mesajı
Bugün Çanakkale Deniz Zaferimizin 108. yıldönümünü ülke ve millet olarak hep birlikte idrak ediyoruz.
Tarih boyunca hiçbir millete nasip olmayan ve yüce Türk milletinin kahraman evlatlarınca verilen bir büyük mücadelenin adıdır Çanakkale. Bundan 1 asır önce Çanakkale’de destan yazan tüm kahramanlarımızı, şehitlerimizi, gazilerimizi rahmetle, minnetle, şükranla yâd ediyorum. Biz şehitlerin nesliyiz, biz şehitlerin kanlarıyla suladığı bu topraklarda yetişmişiz. Şehadet, bizim için korkulacak bir makam değil ulaşılması gereken bir makamdır. En acı günlerin yaşandığı Çanakkale Savaşı günlerindeki manevi mücadele sonsuz bir denizdir. Çanakkale ruhu gençliğimizin ruhudur.
Çanakkale, öyle bir mücadeledir ki, asırlardır yorgun düşmüş bir milletin, varlığını, bağımsızlığını devam ettirme savaşıdır. Osmanlı Devleti’nin yıkılış sürecinde olan bu savaş I. Dünya Savaşının da önemli bir cephesini oluşturmaktadır. Bir tarafta yıllardır süren savaşların etkisiyle yorgun ve yılgın, silahları eski ve yetersiz durumda olan Osmanlı ordusu varken; diğer yanda güçlü sanayi ve teknoloji ile beslenen benzeri görülmemiş bir gücün timsali olan ve kolay zaferler peşinde koşan düşman kuvvetleri vardı. Bu sebeple zamanın en güçlü deniz filosu oluşturulmuştu. Çanakkale, denizden geçilecek ve imparatorluğun tüm direnme gücü kırılıp ülke parçalanarak müşterek hedefe ulaşılacaktı. Asırlardır hükmettiği toprakları tek tek elden çıkaran, yorgun düşmüş Osmanlı İmparatorluğunun o zamanki hali düşman kuvvetlerine zaferi yakın göstermekteydi. Çanakkale sırtlarında savaş başladığında düşman güçlerinde en modern kara ve deniz silahlarıyla 506 top namlusu mevcutken; bizim birliklerimizde sadece 72 top bulunmaktaydı. 506 güçlü toptan atılan korkunç mermiler boğazın iki yakasını toz duman içerisinde bırakmıştı. Çanakkale Zaferi de ilk taarruzu gerçekleştiren Nusret mayın gemisidir. Elde kalan son 26 mayınla 8-9 Mart gecesi ustalıkla yapılan bir planlamayla düşmanın kontrolü altındaki karanlık limanda gerçekleştirdiği mayın dökme harekâtı ile 24 saat içinde Marmara’da olacağı planlanan bir filoyu mağlup ve perişan ederek geri püskürtmüştür. Çanakkale Boğazı ı denizden geçemeyeceğini anlayan düşmanın karadaki harekâtı da başarısız olmuş ve kahraman Türk askeri düşman güçlerine “ÇANAKKALE GEÇİLMEZ” dedirtmiştir.
Böyle bir başarı sadece işgalcilerin güç ve gururunu değil, milletimizin makûs talihini de yenmiştir. Bu çetin mücadelede düşman güçlerinin dikkate almadıkları bir nokta vardı. O da sadece silahlar değil, onu kullanan insan ve iman gücüyle beslenen inançtı. İşte Edremitli Seyit de 270 kiloluk top mermilerini namluya sürerek adını tarihe yazdıranlardan olmuştur.
O zor şartlarda bile ordumuzun her neferi ayrı bir destan kahramanı oldu. Çanakkale ruhunun hâkim olduğu bir devleti kimse yıkamaz, böyle bir milleti kimse bozamaz. Çanakkale, Türk ulusunun bağımsızlık ve hürriyet söz konusu olduğunda ne denli kararlı ve kahraman olduğunu sonsuza dek anımsatacak bir "anıt cephe" dir.
Unutulmamalıdır ki Çanakkale Zaferi’nin Türk milletine en büyük armağanı, şüphesiz Mustafa Kemal Atatürk olmuştur. Mustafa Kemal, yeni kurulan bir tümeni kısa zamanda modern bir kolordu ile muharebe edecek bir duruma getirmekle, yüksek bir teşkilatçı ve yetiştirici olduğunu göstermiştir. Durum ve araziyi kavramadaki ustalığı, seri ve isabetli kararlar vermesi ve bu kararları azimle uygulaması Mustafa Kemal’in sahip olduğu yüksek irade, bilgi ve kendine güvenin göstergesidir.
Çanakkale Zaferi ile birlikte, Şehitler Günü olarak da kutladığımız bu anlamlı zafer gününde, kutsal vatan topraklarını canları pahasına müdafaa ederek şehitlik mertebesine ve onuruna erişen aziz şehitlerimizi minnet ve şükranla hatırlıyoruz. Aziz şehitlerimiz yattıkları yerlerde şunu hissetmelidirler ki; temiz kanlarıyla suladıkları kutsal vatan toprakları, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türk Gençliği ve tüm Türk ulusu tarafından en kutsal emanet olarak müdafaa ve muhafaza edilecektir.
Bu duygularla, bizlere bu büyük zaferin gururunu armağan eden, başta Ebedi Başkomutan Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun silah arkadaşları olmak üzere; bu mücadeleye iştirak eden büyük Türk ordusunun kahraman mensuplarını, onu her şeyiyle destekleyen aziz Türk Milletini ve vatanları uğruna hayatlarını feda eden bütün şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve şükranla anıyor, ruhlarınız şad olsun diyorum…