Öğretmenler Günü, öğretmenlik mesleğinin sorunlarının ortaya konulduğu, çözüm önerilerinin yoğun olarak tartışıldığı, itibarının artırılması için en güçlü vurguların yapıldığı, öğretmenler arasındaki meslekî dayanışmanın en üst düzeyde gerçekleştirildiği, öğretmenlerle öğrenciler arasında öğretmenliğin önemini ve değerini açığa çıkararak duygusal atmosferlerin yaşandığı bir gündür.
Eğitim ve öğretim, milletin varlığı ve geleceği için hayati önemdedir. Eğitimin yapı taşı, merkezi, taşıyıcı unsuru ise öğretmendir.
Öğretmenler, uzun bir süreçte edindikleri maddi manevî bilgi ve becerileri canlı tutmanın yanında sonraki nesillere aktarmada da tarihi rol üstlenirler. Öğretmenlik, toplumun nesnel ihtiyaçlarının yanı sıra, maneviyatını inşa ve ihya etmeleri sebebiyle medeniyetimizde önemli bir yere sahip olmuş, milletimiz nezdinde kutsal bir meslek addedilmiştir.
Biz öğretmenlerimize sadece bilgiyi değil, o bilgiyle canlanıp yeşerecek en saf, en temiz çocuk dimağlarımızı; aklımızı, kalbimizi de emanet etmekteyiz. Sesimizi, sözümüzü, yönümüzü onlarda ve onlarla buluruz.
Ömür boyu bitmeyen, bitmeyecek bir faaliyet olarak bilgilenmenin önemini en iyi kavrayanlar öğretmenlerimiz olmuştur/olmalıdır.
Öğretmenlerimiz, yüksek idealleri ve milli mefkûreleri sadece canlı tutmaz, ayrıca hayatın her anında örnek alınması gereken ahlâkî sorumluluklarıyla da asil duygu ve davranışların öncüsü olma rolünü üstlenirler.
Bilginin sosyal, kültürel, teknolojik, ekonomik tüm alanlardaki gelişmeleri doğrudan etkilediği dünyamızda, topyekûn kalkınma idealimiz, öğretmenlerimizin sorumluluğuyla aynı oranda saygınlığını da artıracak mahiyette olmalıdır. Bu inceliği unuttuğumuz veya ihmal ettiğimiz ölçekte hayatın rengi solmakta, millet olarak geleceğimiz yara almaktadır.
Bilinmelidir ki, ilim ve irfan geleneğimiz içinde muallim olarak anıldığı dönemlerden beri öğretmenlik, formel düzenlemelere, resmi ifadelere gerek kalmadan kendiliğinden değer bulmuş, değer görmüştür.
Ne var ki, yüzyıllık siyasal iniş çıkışların toz dumanı içinde bu onurlu meslek erozyona uğramış, öğretmenlerimiz hak ettiği değeri göremez olmuştur.
İlim ve irfan kriterlerinin doğasını zorlayarak ideolojik yaklaşan anlayışlar, öğretmenliği toplum mühendisliklerinin aleti ve aracı olarak kullanmıştır. 24 Kasım Öğretmenler Günü de dâhil, çoğu darbe ürünü düzenlemeler, öğretmenlerimize hak ettikleri değeri vermek yerine ideolojik emeller için kullanılmasına neden olmuştur.
Konjonktürel gerekçelerle sahneyi süsleme babından söylenmiş içi boş yaldızlı beyanlar, ne eğitimin ne öğretmenlerin sorunlarını giderebilmiştir. Bu tür beyanların çoğu pozitivist istikamette bir toplum tasarımına hizmet edecek tarz ve işleve sahip olmuştur.
İlim, irfan ve güzel ahlak noktasında öncü olması gereken öğretmenlerimizin her zaman yanında yer alan, onların haklarını savunan bir sendika olarak, kim olursa olsun, çocuklarımıza şiddetin, öldürmenin yolunu gösteren insanlık dışı çabaları her zaman reddettik.
Diğer yandan, müşfik, naif, müfit davranışlarıyla çocuklarımıza rol model olan, geleceğimizi yoğuran unutamadığımız öğretmenlerimizin genel yekûn oluşturduğunu biliyoruz. Onlar, bizim ilim ve irfan göğümüzde parlayan yıldızlar; genç dimağlara yol gösterecek engin ufuklar gibidir.
Öğretmenlerin, on yıllar boyunca birbiri üzerine eklenmiş pek çok sorunu bulunmaktadır. Öncelikle öğretmenlik mesleği itibar erozyonu yaşamakta ve mesleğin statüsü tartışılmaktadır.
Öğretmenlere sunulan maddi imkânların yetersizliği nedeniyle öğretmenlik tercih edilen bir meslek olmaktan giderek çıkmış, öğrencilerin hayallerini süsleyen bir meslek algısından uzaklaşmıştır. Öğretmenlerin maddi manevi sorunlarının çözülmesi ve öğretmenliğin yeniden cazip, öncelikle tercih edilen bir meslek haline getirilmesi gerekmektedir.
Şartların iyileştirilmesi, öğretmenin motivasyonunu artıracak ve doğal olarak toplam verimliliğine büyük katkı sağlayacaktır.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın yürürlüğe koyduğu bazı düzenlemeler, aldığı tavır ve tutumlar öğretmeni eğitimin aktörü olmaktan uzaklaştırmış, figüranı hâline getirmiştir.
Öğretmenlik mesleğinin itibarsızlaştırılmasına ve toplumsal saygınlığını yitirmesine ek olarak öğretmenler mesleklerini icra ederken çeşitli saldırılarla şiddet olaylarına maruz kalmaktadır. Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının yeniden hayata geçirilmesi, erkek kamu görevlilerine dayatılan kılık-kıyafet zorunluluğu, öğretmenlerin kariyer basamaklarına ilişkin yaşadıkları belirsizlik, ek ders esaslarındaki adaletsizlikler, öğretmen açığı, atama ve yer değiştirme süreçlerinde yaşanan problemler, yönetici görevlendirme süreçlerinde mahkeme kararlarının doğurduğu sorunlar, öğretmene şiddet gibi, çözüme kavuşturulması gereken sorunların bir an evvel aşılmasını ümit ediyor; öğretmenlerin gönülden katılacakları, kökü derinlerde bir Öğretmenler Günü özlemiyle, tüm öğretmenlerimizin emeklerinin değerinin anlaşıldığı, mesleğin itibarının ön plana çıktığı, sorunlarının çözüldüğü günlere erişmeyi diliyoruz.
Mustafa KÜPELİ