“Neler oluyor hayatta,
Bir de şu rüya gerçek olsa,
Sabah olup uyanınca,
Her şey yine aynı kalsa.”
Zaman zaman bir şarkının sözleri, insanın içine dokunur. Hayatın karmaşası içinde hepimiz zaman zaman aynı soruyu soruyoruz: Neler oluyor hayatta?
Son yıllarda tarihe olan ilgim daha da arttı. Özellikle devletlerin yükselişleri ve yıkılışlarına odaklandığımda fark ettim ki, bu döngü insanlık tarihinin değişmeyen bir gerçeği. Güçlü bir lider çıkar, devleti büyütür. Ardından ya daha güçlü bir rakip ya da doğal bir son gelir. Ne kadar büyük olursa olsun, her yapı zamanla çözülür. Her imparatorluk gün gelir dağılır, her lider gün gelir unutulur.
Türk tarihine baktığımızda, bu döngünün izlerini çok net görebiliyoruz. Büyük Hun’dan Osmanlı’ya kadar 16 büyük devlet kurmuş bir milletiz. Her biri birer gurur kaynağı olduğu kadar, aynı zamanda tarihin kaçınılmaz gerçeğinin de temsilcileri: Doğuş, yükseliş, duraklama ve çöküş.
Bugün Türkiye’de ve dünyada olup bitenler, geçmişin gölgesinde şekilleniyor. Ancak çoğu zaman biz bu büyük değişimlerin farkına bile varmadan yaşıyoruz. Çünkü hayat, detaylarda gizli. Günlük telaş içinde küresel gelişmeleri ıskalıyoruz. Oysa dünya tarihi, güçlüler ve zayıflar arasında yaşanan bir satranç oyunu gibi ilerliyor.
Halk arasında sıkça kullanılan bir söz vardır: “Düşmez kalkmaz bir Allah.”Bu ifade, yalnızca inancı değil; aynı zamanda tarihsel bir gerçeği de yansıtır. Bugün zirvede olanlar, yarın silinip gidebilir. Bugünün doğruları, yarının yanlışlarına dönüşebilir. Geçmişte zulmedenler, bugün mağdur olabilir. Hayat böyle bir döngüdür.
Bu yüzden tarihe bakmak sadece geçmişi anlamak değil; bugünü yorumlamak, yarını öngörmektir. Tarihi bilmeyen, aynı hataları tekrar eder. Ve evet, o çok bilinen söz boşuna söylenmemiştir: “Tarih tekerrürden ibarettir.”
Değişmeyen tek şey değişimdir. Sabah uyandığımızda her şeyin aynı kalmasını umarız, ancak dünya hızla dönerken zaman hiçbir şeyi yerinde bırakmaz. Bir saatlik gelişme bile, tüm dengeleri alt üst edebilir. Dünün bakış açısı ile bugünün sorunlarına çözüm üretmek mümkün değildir. Her dönem, kendi dilini ve ihtiyaçlarını yaratır.
Kısacası, sabah uyanınca hiçbir şeyin aynı kalmadığını kabul etmemiz gerek. İşte bu farkındalık, hem bireysel hem de toplumsal olarak daha bilinçli yaşamamıza yardımcı olabilir.