AYTEN ALKAŞI

Tarih: 11.08.2023 12:46

KADINA ŞİDDET; HIZ KESMEDEN DEVAM EDİYOR

Facebook Twitter Linked-in

Maalesef bu topraklarda doğmuş olmamızın bir bedeli var. Nedir o bedel  dişi olarak dünyaya gelmek. Doğduğumuz andan itibaren yazgımız toplumsal bakış açılarıyla şekilleniyor. Ilk ayrım sarıldığımız kundak veya bezin, giyindirilen giysilerin rengidir.  Pembe kundaklara sarıldığın an   ayrımcılık başlıyor.

Bir atasözü var 'kız beşiğe çeyiz sandığa'   doğan kızın anlına bir erkekle evlendirilmesi koşul olarak aile ve toplum tarafından yazılmış oluyor, ama büyüyünceye kadar sandıkta birikecek hediyeler olmazsa olmaz değil mi?  El emeği göz nuruyla özenerek yapılan  çeyizler çoğu zaman kana bulanıp, adeta kefen olmuştur.

''Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin'' atasözüne ne demeli. Kadını bu kadar aşağılayan, bu kadar önemsizleştiren bu topraklarda doğmuş olmanın ne  amasız bir yazgı olduğunu anlatmak için bu söz yeter.

Sadece ülkemizde değil dünyanın bir çok yerinde bu örneklerle sık sık karşılaşıyoruz. Kadın hareketlerinin   yüzyılı aşkındır verdiği mücadele ile, hem dünyada hem ülkemizde bir çok hakkımız yasalarla güvence altına alınmıştı. Ancak özellikle ülkemizde son 20 yılda çıkarılan karşı yasalarla elde ettiğimiz haklarımızda elimizden alınmıştır. Kadın için koruma kalkanı olan İstanbul sözleşmesinden bir geceyarısı alınan kararla vaz geçilmiştir.

Bugün sadece yeni haklar elde etmek için değil, elimizden alınan haklarımızı da geri almak için mücadele ediyoruz.

Tabi ki yasalar bizler için en önemli kalkan, ancak  toplumsal bakış açıları değişmediği sürece yasaların değişmesi de çok yeterli olmuyor.

Kadına yönelik, çocuğa yönelik, her türlü ayrımcılık ve ve şidedtin son bulması için öncelikle toplumsal bir aydınlanma şart.

Herşeye rağmen mücadelemiz sürecek. 

Aşağıda, kadınların dayak yemesinin bazı olası nedenlerine değinmek istiyorum:

1. Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği: Birçok toplumda, cinsiyet rolleri, erkek egemen bir kültürü destekleyebilir. Kadınlar, erkeklerin üstünlüğünü kabul etmeleri veya erkeklerin denetimi altında olmaları gerektiği inancıyla büyütülebilir. Bu düşünce tarzı, kadınların aşağılanmasına, kontrol altında tutulmasına ve şiddete maruz kalmasına yol açabilir.

2. Güç ve Kontrol İhtiyacı: Bazı durumlarda, şiddet uygulayan kişi, güç ve kontrol arayışı içindedir. Kadınlar, bu durumda, psikolojik veya fiziksel şiddete maruz kalabilirler. Şiddet, kontrolü sağlamak veya bir başkasını dominantlık altına almaya yönelik bir araç olarak kullanılabilir.

3. Kültürel ve Sosyal Faktörler: Bazı toplumlarda, şiddet, aile içindeki namus, erek egemenlik veya kadınların kontrol edici davranışlara tabi olması gibi kültürel veya sosyal normlara dayanabilir. Bu faktörler, kadınların dayak yemesine veya diğer şiddet biçimlerine maruz kalmasına yol açabilir.

4. Stres ve Öfke Yönetimi Sorunları: Şiddet uygulayan kişinin stres, öfke veya duygusal sorunları olabilir. Bu durumda, bu kişi şiddeti kontrol etme ve ifade etme becerisini kaybedebilir ve kadına şiddet uygulayabilir.

Kadınların dayak yemesi, cinsiyet eşitliğinin sağlanması, toplumsal farkındalığın artması ve kadınların güçlenmeleri ile mücadele edilebilecek bir sorundur. Bu sorunun çözümü için, eğitim, toplumsal destek mekanizmaları, hukuki önlemler ve erkeklerin de dahil olduğu toplumsal değişim ve farkındalık çalışmalarına ihtiyaç vardır. Unutmamak gerekir ki şiddet her zaman kabul edilemez bir davranıştır ve cinsiyetten bağımsız olarak kınanmalıdır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —