Türk Eğitim Vakfı İzmir Şubesi düzenlemiş etkinliği. Despina Verdi adlı Yunan şarkıcı konser için Çeşme’ye çağrılmış…
Bir yerlerini de epeyce gözler önüne sererek şarkı söylemeye çıkan hanımefendi, alandaki Atatürk resminden ve Türk bayrağından rahatsız olmuş, sahneyi terk etmiş… Utanmadan, 1974 Kıbrıs çıkarmasını falan da anımsatarak, bir zamanlar Ege bölgesini yakıp yıkarak kaçmak zorunda kalan Yunan işgal birliklerine ait bayrak önüne serilince o bayrağa basmayan, kaldırılıp katlanmasını isteyen “Yurtta Barış, Cihanda Barış” parolasının sahibi Gâzi Mustafa Kemal Atatürk’e de dil uzatmaya kalkmış…
Bu pespayelik nicedir birçok belediye ve toplum kuruluşunun ısrarla sürdürdüğü etkinlik anlayışını, o ucuz popülerlik saplantısını da gözler önüne serdi… Siyasal iktidar, eğitimi cemaatlere, tarikatlara ısmarlayıp yozlaşmış din bezirgânlığının Orta Çağ ezberciliği ile çocuklarımızın beyinlerini yıkamaya kalktıkça, ders kitaplarını safsatalarla doldurup yazarlığına kırk tanığın bile az geleceği yandaşların kitaplarını gencecik insanlarımıza dağıttıkça, karşısında duruyormuş gibi görünenler de şarkıcı kalça sallamalarıyla, onların isterik bağırtılarıyla halkçı ya da toplumcu geçindiklerini sanıyorlar. Bayram günleri, kurtuluş anmaları, yöre şenlikleri böylesi bir hava içinde geçiştiriliyor…
Cumhuriyet tarihi, kültür, eğitim ve edebiyat alanında çok önemli araştırma kitapları yazarı olarak neredeyse yıllardır adam gibi bir konferansa, bir açık oturuma çağrılmadım. Bir adım ötemizdeki, Cılavuz Köy Enstitüsü’ne ev sahipliği yapmış Susuz’un sosyal demokrat belediye başkanı bile yaptığı etkinlikte yer almamı gerekli görmedi. Canı sağ olsun…
Bu ülkede halktan yana olduğunu savlayanlar, karanlığa karşı yiğitçe direnen bir avuç insanın çabası ile yerel yönetimleri kazananlar, temsil ettikleri halka okuyup araştırma, önemli gerçekleri tartışma olanağı sağlamazlarsa, düzenledikleri etkinlikleri, popüler şarkıcılarla, kulaktan dolma bilgilerle konuşan ekran lafazanlarıyla geçiştirip iş yaptıklarını sanmayı sürdürürlerse, yozlaşma, bilgisizlik, bilinçsizlik daha da derinleşecek, işsizlik, pahalılık, kültür kıtlığı içinde cehennem hayatı yaşayan halkımızın çıkış yolları da birer birer kapanmış olacaktır.
Pandemi öncesi çağrıldığım bir toplantıda Anadolu Rönesansı adlı kitabımdan büyük övgüyle söz eden TED Koleji yöneticileri beni ülke çapında okullarına çağırarak öğrencilere Cumhuriyet kültür tarihi konusunda konuşma yapmamı isteyeceklerini, kitaplarımın yayılmasını sağlayacaklarını söylemişlerdi. Pandeminin mi, aşıların yan etkisinin mi sonucudur, bilemedim, unutulup gitti o sözler. Son dört yıldır “Anadolu Rönesansı”ndan “Türk Romanında Karnaval”a, “Romanlarımızda Kurtuluş Savaşı ve Kadınlarımız”dan, “Amin Maalouf İle Geçmişten Bugüne”ye, “Aynanın İçi Aynanın Dışına Karşı”ya kadar, genç kuşakların ve halkın ekmek ve su kadar ihtiyaç duyduğu konulara değinen önemli araştırma kitaplarının yazarı olarak bir tek eğitim kurumuna, önemli bir tek belediye etkinliğine çağrılmadım…
Beyler Despina Verdiler çağırıp etek dolusu paralar döksünler bakalım… Despina hanım derslerini verdi mi, orası da meçhul…
Gününüz aydın olsun sevgili dostlar…
20 Temmuz 2024, Alper Akçam
