1991 yılından 1993 yılına kadar Karabağ coğrafyasının tamamını işgal eden Ermenistan, uluslararası hukuku hiçe sayarak, 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece Sovyetler Birliği’nin de desteğiyle 613 kadın, çocuk ve yaşlı soydaşımızı katletmiştir. Bu katliam, dünya tarihine kara bir leke olarak geçmiştir.
Bu masum insanların insanlık dışı zulme maruz kalmasının tarihsel sebepleri bulunmaktadır. Sovyetler Birliği, 1923 yılında Dağlık Karabağ bölgesine özerk bir statü vererek Azerbaycan’a bağlamıştır. Ancak 1980’li yılların ikinci yarısında Sovyetler Birliği dağılma sürecine girince Ermeniler, Dağlık Karabağ üzerinde hak iddia etmeye başlamıştır.
Sovyetler Birliği’nin bu bölgedeki nüfus politikaları nedeniyle Ermeni nüfusu çoğunluk haline gelmiştir. 1923 yılında Azerbaycan’a bağlı özel statüye sahip olan Dağlık Karabağ’da yaşayan Ermeniler, 1980’li yıllarda Azerbaycan’dan ayrılarak Ermenistan’a katılma girişiminde bulunmuştur. Buna karşılık Azerbaycan, Dağlık Karabağ’ın özerk statüsünü kaldırdığını ve doğrudan kendisine bağladığını ilan etmiştir.
Dağlık Karabağ özerk yönetimi, bölgede bir referandum düzenleme kararı almış, ancak Azeri nüfus bu referanduma katılmamıştır.
Referandum sonucunda Dağlık Karabağ bağımsızlığını ilan etmiştir. Oysa uluslararası örgütler tarafından da hukuken Azerbaycan’a ait olduğu açıkça bilinen bir gerçekti. Stratejik açıdan Dağlık Karabağ’ın en önemli kenti Hocalıydı, çünkü bölgede havaalanına sahip olan tek şehir burasıydı.
Yaklaşık yedi bin nüfusa sahip olan Hocalı, yaşanan bu olayların ardından büyük bir demografik değişime uğramış, nüfusu üç bine kadar düşmüştür. Halkın önemli bir kısmı katledilmiş, geri kalanlar ise sürgüne zorlanmıştır.
Bu sürgün ve katliamların bir sonucu olarak Ermeniler, Azerbaycan topraklarının yüzde yirmisini işgal etmiştir. Ne yazık ki, bu tür katliamlar ne ilkti ne de son olacaktır. Dünyayı yöneten güçler, farklı coğrafyalarda benzer sürgünler gerçekleştirerek ve ülke sınırlarını değiştirerek kendi çıkar ve egemenliklerini korumaya devam etmektedir.
33 yıl önce yaşanan katliam ve kaybedilen topraklar, nihayet 27 Eylül 2020’de başlayan ve 44 gün süren muharebenin ardından, 8 Kasım 2020’de kültür şehri Şuşa’nın kurtuluşuyla sona ermiştir.
Azerbaycan, 9 Kasım 2020’de sahada kazandığı bu zaferi, barış görüşmelerinde de tescilleyerek üçlü bildirge ile taçlandırmıştır. Ancak, o dönemde imzalanan ateşkes anlaşması, 1923’te belirlenen Dağlık Karabağ bölgesini tamamen kapsamamaktaydı.
19 Eylül 2023’te Dağlık Karabağ’da yaşayan Ermenilerin gerçekleştirdiği silahlı anti-terör eylemleri üzerine Azerbaycan ordusu bölgeye müdahale ederek kontrolü sağlamış ve yapılan görüşmeler sonucunda, De facto Dağlık Karabağ hükümeti 1 Ocak 2024’te kendini feshetmiştir. Böylece Karabağ’ın tamamı, Azerbaycan’ın askeri ve diplomatik zaferiyle resmen Azerbaycan egemenliğine geçmiştir.
Temennimiz, uluslararası barış görüşmelerinin en kısa sürede tamamlanarak Azerbaycan’ın Karabağ meselesini kökten çözmesidir. Bu vesileyle, 33 yıl önce katledilen soydaşlarımızı rahmet, şükran ve minnetle anıyor; bir daha böyle vahşetlerin yaşanmaması adına tüm egemen güçleri insanlık için barış ve kardeşliği hâkim kılan bir dünya düzeni kurmaya davet ediyoruz.
Osman SADAY
Dünya Karapapak Türkleri Derneği ve
Dünya Karapapak Türkleri Vakfı Genel sekreteri