Yaşam sürdükçe değişim de sürecektir. Yaşamın değişimini belirleyen, doğa yasaları olduğu kadar aklıyla etkin olabilen insanın toplumsal davranışlarıdır. Bu davranışlar kazanç hırsının öne çıktığı kimi alanlarda doğaya ve yaşam koşullarına büyük darbeler vuruyor olmakla birlikte insanoğlunu mağaralardan uzay çağına taşıyan gelişimin de temel nedenini oluşturur. Toplum olarak yaşanmaya başlanan ilk çağlarda ortalama insan ömrü kırk yaş dolayında iken bugün iki katına çıkmış durumda. Türkiye’de bebek ölüm hızı Cumhuriyet kurulduğu yıllarda kırsal alanda %60 gibi çok müthiş rakamlarda iken (Hâlâ Osmanlı saltanatı övgüleri yapanlara yazıklar olsun) önce Köy Enstitüleri sağlık kollarının çalışması, daha sonra 1961 Anayasası’nın getirdiği “Sağlıkta Sosyalizasyan” gibi koruyucu hekimlik çalışmalarını önceleyen atılımlarla büyük düşüşler yaşadı; yaşam süremiz ve yaşam kalitemiz çoğaldı. Bugün bebek ölüm hızı %1 civarındadır. Sağlık Bakanlığı verileriyle, 2022 yılında “Binde 9”a kadar düşmüş olan bu oranın 2023 yılında “Binde 10”a çıkmış olmasının nedeni, ülkeye yoğun sığınmacı akını ve sığınmacılardaki yüksek doğum oranlarıdır. Gözü dönmüş politik hırslarla Köy Enstitüleri sağlık kollarının ve arkasından tüm enstitülerin kapatılması sırasında da sağlık ve eğitimde büyük gerilemeler yaşanmıştı.
Sınıflı toplumlarda tek başına kalan birey toplumsal geleceği çok etkileyemediği sanısına kapılmış ve çoğu kez beklentilerini gerçekleştirememiş olmaktan ötürü bir karamsarlığa saplanmış olsa da, bir tek bireyin düşünce ve davranış biçiminin bile çok önemli olduğu, özelikle toplumsal olayları çözümleyebilme, çevresinde etkili olabilme gücünü taşıyan aydın davranışının geleceğimizi yönlendirmede büyük bir etki göstereceği çok somut örneklerle görülebilir.
Dostoyevski’nin “İnsan asla bir piyano tuşu değildir” sözünü çok beğenirim. İnsan üzerinden oynanan oyunlar ne derece etkili olursa olsun, insancıl özelliklerini yitirmemiş, içinde bulunduğu topluma ve insan kardeşlerine karşı dayanışma duygularını, dürüstlüğünü saklamayı başarmış insanoğlu, geçici yanılgılar yaşamış olsa da günün birinde gerçeği görebilmekte ve tüm toplum için derin bir soluk aldıracak gelişmeler yaşanmaktadır. Son günlerde böylesi olayları çok yaşıyoruz. Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere’nin görevden uzaklaştırılması ve kendisi hakkında verilen ev hapsi kararının ardından yapılan Başkanvekili seçimlerinden sonra AKP'li meclis üyesi Kazım Tanrıverdi CHP’ye geçtiğini açıkladı. Bir hafta önce de Yeniden Refah Partisi grubundan Halil İzci’nin CHP grubuna geçmesinin ardından CHP Meclis Grubunun sayısı 22’ye yükseldi. Kazım Tanrıverdi yaptığı açıklamada, "Adıyaman Belediye Başkanı Sayın Abdurrahman Tutdere’ye vurulan pranga Adıyaman’a vurulmuş olarak görüyorum. O nedenle onun yanındayım ve onun emaneti olan Ufuk Bayır’ın yanındayım" demişti. Sonuçta bazı cemaatlerin cirit attığı, insanların otobüslere doluşarak şeyh ziyaretlerine gittiği, el etek öptüğü Adıyaman’da inanılması zor bir siyasi tablo oluştu. Belediye meclis üyeleri sayıları şöyle şekillendi: CHP: 22, AKP: 9, YRP: 1
Bu değişimde öncelikle Abdurrahman Tutdere gibi bir aydının halkla kurduğu ilişki ve ülke genelinde seçilmiş yöneticilere yargı yoluyla gelen baskılar rol oynamıştır. Adıyaman’da vicdanlarının sesini dinleyen AKP ve YRP’li üyeler bütün ülke için örnek olabilecek birer adım atmış oldu. Abdurrahman Tutdere, Adıyaman Barosu yönetiminde ve Türkiye Barolar Birliği Çocuk Hakları Kurulunda görevler almış, Adıyamanlılara kendisini sevdirmiş bir hukuk insanı.
Ne olursa olsun, insandan ve gelecekten umut kesilmemelidir. Özellikle de aydınların halkı küçümsemesi, tepeden bakması, toplumsal mücadele yerine kişisel konforu için çaba göstermesi topluma büyük zararlar vermektedir… Adıyaman belediye meclisinde yaşanan, farklı siyasetten insanların tutum değiştirmelerine yol açmış bu değişim, “Bu millet adam olmaz”, “Ben bu halka güvenmiyorum” gibisinden aydın teranileriyle kendi eylemsizliğine, beceriksizliğine bir züğürt tesellisi kılıfı hazırlayanlar için bir tokat gibi geldi sanırım.
Selam olsun iyilikten, güzellikten, doğruluktan ayrılmayanlara;
Selam olsun insan kardeşine ve gelecek güzel günlere olan inancını koruyanlara…
Gününüz aydın olsun.
22 Temmuz 2025, Alper Akçam