MUSTAFA KÜPELİ

Tarih: 22.05.2024 18:51

Kasayı Boşaltan Belediye Başkanları Vatana İhanet Suçuyla Yargılanmalı

Facebook Twitter Linked-in

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, yeni bir yerel anayasa hazırlığına dair kararlılığını ifade etmektedir. Ancak, Sayın Cumhurbaşkanım, ülkemizin önceliği yeni bir yerel anayasa değil, yolsuzlukla mücadele olmalıdır. Yolsuzlukla mücadeleye yönelik bir anayasanın aktif hale getirilip caydırıcı yeni maddeler eklenmezse, bu ülkede birlik, beraberlik, barış, insan hakları, adalet ve inançlardan bahsetmek mümkün değildir.

            Yolsuzluk, kamu kaynaklarının kötüye kullanılması ve halkın hakkının gasp edilmesidir. İslamiyet’in temel prensipleri arasında adalet, doğruluk ve emanetin korunması yer alır. Kur'an-ı Kerim'de, "Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin" (Bakara Suresi, 188. Ayet) buyurulmuştur. Bu ilahi emre aykırı davranışlar, sadece hukuki bir suç değil, aynı zamanda dini bir ihlaldir. Sayın Cumhurbaşkanı, yerel anayasanın acilen çıkarılması gerektiğine yönelik çağrılarda bulunuyorsunuz. Ancak yolsuzlukla mücadele edilmezse ve belediyeleri soyanların vatana ihanetle yargılanacağı gibi ağır maddeler getirilmezse, haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik devam eder. Bu durum, insanların yargıya ve devlete olan inancını zedeleyerek, belediyeleri soymanın bir gelenek haline gelmesine yol açar.

            "Mağdur" kelimesi, Arapça kökenli olup zulüm, merhametsizlik ve haksızlık anlamlarına gelmektedir. Türk Dil Kurumu ise "mağdur"u haksızlığa uğramış kimse olarak tanımlamaktadır. Günümüzde ülkemizde belediyeler tarafından milyonlarca insanın hakları planlı bir şekilde çalınmış, ancak bu suçtan dolayı kimse yargının önüne çıkmamıştır. Bu durum, bir ülkenin adalet ve inanç sisteminin karanlığa sürüklenmesine neden olmaktadır.

            Klasik ceza hukukunda, güçlü olan devlet karşısında güçsüz olan sanığın korunması anlayışı egemen olmuş ve bu nedenle suçun mağduru olan kişiler göz ardı edilmiştir. Ancak, belediyelerdeki planlı soygun ve kasaları boşaltma hırsızlığı, içeride ve dışarıda ülkemizin itibar kaybına neden olmuştur. Bu suça sessiz kalanlar da suça ortaktır.

            Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v), “Kamu malını haksız yere alan kimse, kıyamet gününde o malı boynunda taşıyarak gelir.” (Buhari, Hudud, 12) buyurmuştur. Bu hadis, kamu kaynaklarını suistimal edenlerin ahirette ağır bir hesap vereceğini hatırlatır. Belediyelerin soyulduğunu sağır sultan bile duydu, ancak hiçbir kurumdan tepki gelmedi. Kasası soyulan paraları çalınan belediye sınırlarında yaşayanlar bile bir pankart alıp belediyenin önüne gelip "Benim hakkımı yedirmem" demedi. Ülkemizde 120 bin dernek var, bunların 85 bini faal durumda. Bu kadar planlı soygun karşısında STK'lar, siyasi partiler, insan hakları dernekleri ve hemşehri derneklerinin sessiz kalmalarını anlamak mümkün müdür? Yoksa bu derneklerin üyeleri de mi kasa soygunlarına bulaşmış ki sesleri çıkmıyor?

            Haram, dinin batağıdır ve bu anlamda İslam'a büyük zarar verir. Kur'an'da “Haksız yere birbirinizin mallarını yemeyin” (Nisa Suresi, 29. Ayet) buyurulmuştur. 31 Mart 2024 yerel seçimlerinin ardından dünyaya, insanlığa ve İslam'a yönelik anlayışımızı rezil eden, belediyelerin kasalarını boşaltan belediye başkanları ve işbirlikçileri, belediyeleri naylon faturalarla soyanların yargı önüne çıkarılmamaları, topluma yapılan en büyük ihanettir. Bu ülkenin vergilerinden 80 milyar TL'den fazla bütçeden pay alan Diyanet İşleri Başkanlığı ve görev yapan 80 bine yakın dini hoca, bu hırsızlıkları konu etmiyorlarsa, belediyelerin kasalarını boşaltanları toplumun yüz karası olarak lanse etmiyorlarsa, 85 milyon insanın haklarına girmiş olmaktadırlar. Onlar da bu dünyada ve öteki dünyada Allah'a hesap vereceklerdir.

            Milyar ve milyon dolarları naylon faturalarla çalanlar yargı karşısına çıkarılmıyorsa, bu ülkede dinden, bayraktan ve vatanseverlikten bahsetmek en son söz olmalıdır. Elleri çatlak çatlak, asgari ücretle geçinip belediyelere vergi borcunu ödeyemeyen, faiz yoluyla ödeyen gariban insanların hakkını Cumhurbaşkanlığı, yargı, 600 milletvekili ve cami hocaları korumazsa, kim korur?

            İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, dünyada ve ülkemizde mağdur haklarını arıyorsa, adres belediyelerdir. Seçimi kaybeden belediye başkanları, istedikleri kadar planlı ödemeler, ihale ve işçi alımları yaparken devlet nerede? Seçimi kazanan belediye başkanları, basın yoluyla yolsuzlukları bildiriyor, borçları pankartlarla belediyenin duvarlarına asıyorlar.

            Google'a girin, belediyelerde yolsuzluk yapanları göreceksiniz. Ne acı ki bu yolsuzlukta herkesin parmağı olduğu için kimse dokunmuyor. Ancak biz bu hırsızlıkları, yolsuzlukları topluma aktarmayı sürdüreceğiz.

Not: Önümüzdeki sayada köşe yazım, "senin hırsızın" " benim hırsızım"

mustafakupeli36@gmail.com

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —