Av. Yalçın TURA

Tarih: 12.04.2025 13:49

Ümit Kaftancıoğlu’nu Unutmayacağız

Facebook Twitter Linked-in

Ümit Kaftancıoğlu (Garip Tatar) yakın köylüm, ailece görüştüğüm, Ardahan ili, Hanak ilçesi Ortakent Harosman mağaralarına kadar birlikte giderek 

O yıllarda Program yaptığı TRT’de yayınlanmak üzere) çekim yaptığımız dostum, 11 Nisan 1980’de İstanbul’da ilericilik ve çağdaşlık düşmanı faşistler tarafından öldürüldü. Eserleri ve çağdaş düşünceleri yaşamaktadır.                 

                  Ümit Kaftancıoğlu artık çok iyi tanındığı için yaşam öyküsüne değinmeyeceğim, ama yürekli bir yazar, iyi bir derlemeci ve radyo programcısı olduğunu söylemeden de geçemeyeceğim.

                 Bugün 12 Nisan 2025 Halk TV'de Serhan Asker’in sunduğu Görkemli hatıralar programını izlerken rahmetli Ümit Kaftancıoğlu'nun derlediği “ Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar” türküsü söylenerek hikayesi de anlatılınca, ben de bunu derleyerek sizlerle paylaşmak istedim.

                 Gerçi bu hikayeleri hemen hemen herkes biliyor ya da artık teknoloji sayesinde kolayca internetten ulaşabiliyor, ama internete ulaşılamayan yerleri ve kişileri de düşünerek bu türkünün hikayesini arşivinizde bulunması gerektiği kanısındayım. Özellikle bu değerli aydınımızın ölümsüz derlemesi hakkında bilgi sahibi olarak çocuklarımıza taşımanın yararlı ve yol gösterici olacağı inancındayı.

         Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar adlı Edirne türküsü Ümit Kaftancıoğlu tarafından derlenmiş ve Nida Tüfekçi tarafından notalanmıştır.

        Anonimleşen bu halk türküsünün sözleri ve hikayesi şöyledir.

Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar Türküsü

Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar.

Aşırı (uzak)aşırı memlekete kız vermesinler.

Annesinin bir tanesini hor görmesinler.

Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim.

Hem annemi hem babamı hem köyümü özledim.

 

Babamın bir atı olsa binse de gelse.

Annemin yelkeni olsa binse de gelse.

Kardeşlerim yollarımı bilse de gelse.

Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim.

Hem annemi hem babamı hem köyümü özledim.

HOR GÖRMEK: (Bir kimseye) değersiz gözle bakmak

Bu türkünün hikayesi Tekirdağ'ın Malkara ilçesinde geçmektedir. Zeynep isimli 16 yaşındaki bir genç kız bir düğüne gider. Bu düğüne gelen ve onu görüp aşık olan Ali adlı genç kendi köyüne gidince durumu ailesine anlatır. 

Daha sona Zeynep'in köyüne ailesini göndererek kızı istetmiş. Ailesi de Zeynep'i Ali'ye vermiş ve kısa sürede iki genç evlendirilmiş.

Zeynep'in gelin gittiği köy ile ailesinin yaşadığı köy arasında o günün koşullarında 3 günlük bir mesafede olması ve eşinin acımasızlığı nedeniyle genç kız ailesiyle görüşememiş. 7 yıl boyunca ailesinden kimseyi görmeyen Zeynep çok üzülüyormuş. Sık sık evlerinin çatısına çıkarak bu türküyü söylermiş. Zeynep’in özlemi zamanla dayanılmaz bir hale gelmiş. Eşinin sevisi ve aşıda adeta zaman aşımına uğrayarak azalmaya başlamış. Eşinin acımasızlığı, ailesiyle görüşmesine engel olması ve umursamazlığı onun hayata küsmesine, hastalanmasına ve mutsuzluğuna sebep olmuş.

                 Daha sonra kayınpederinin yardımıyla Zeynep anne ve babasını köye çağırttırmış.  Zeynep'in anne ve babasını çağırmak için giden eşi Ali eşinin ebeveynleriyle 6 gün sonra gelmişler. Onlar gelince Zeynep bu türküyü mırıldanmaya başlamış ve annesi de kızına eşlik etmiş. Ne yazık ki, ebeveynlerinin uzun süre sonra gelmesi işe yaramamış ve onların özlemiyle kavrulan Zeynep genç yaşta yaşama veda etmiştir. Genç, güzel ve çaresiz Zeynep'in ailesine olan hasretini anlatan bu hüzünlü hikaye çoğunlukla kına gecelerinde kızın ellerine kına yakılırken söylenir. Bu acıklı öykü üzerine tez bile yazılabilir. 

Av. Yalıçn TURA

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —