Dr.ALPER AKÇAM

Tarih: 14.09.2025 13:46

ŞERİF TEKBEN’İN ANISINA SELAM…

Facebook Twitter Linked-in

Her gün televizyon ekranlarında ciğeri beş para etmez birilerinin adları okunuyor, ülkesini babalar gibi satanlar, insanının emeğine, çocuklarımızın geleceğine göz koyanlar cirit atıyor; köprülerde, bulvarlarda kardeş kavgasını körüklemişlerin, halkının geleceğini emperyalizme ve işbirlikçilerine peşkeş çekmişlerin, halkın dini inançlarını istismar ederek kırk kere köşe dönmüşlerin, şöhret edinmişlerin adları parlatılıyor. Bize düşen ise, gücümüz yettiğince, nefesimiz döndüğünce kendi çıkarından önce halkını, yurdunu düşünenlerin, ülkesi için emek verenlerin, çile çekenlerin, üstüne üstlük eziyet görenlerin adlarını ve anılarını yaşatmak olacaktır.

Sessiz sedasız göçüp gitmiş, ülkesinin geleceğine adadığı koca bir ömrün değeri bilinmemiş adlardan biridir Şerif Tekben…

Şerif Tekben öğretmenin sonsuzluğa göçtüğü 14 Eylül 1983’ün üstünden tam kırk iki yıl geçmiş. Ne okullarımızda, ne çocuklarımızın kitaplarında bile söz edilmiyor.

Şerif Tekben, binlerce yıldır Anadolu köylüsünün kanını emen tefeci bezirgân zümre ve ona 20. yüzyılda politika ortağı olmuş finans oligarşisinin Batı’dan ve ABD’den gelecek üç kuruş para uğruna baltaladığı, karalayarak kapattığı yarım kalmış Anadolu Rönesansı’nın, Eğitmen Kursları ve Köy Enstitüleri ayağında yer almış bir avuç dava insanından, Baba Tonguç yoldaşlarından biridir.

1908 yılında Edirne’de doğmuştur. Tonguç Baba ve Tekben gibi Urumeli çocuklarının bu ülkeye büyük hizmetleri oldu. Bunların büyük kısmı Osmanlı Beyliği tarafından Balkanlar’ın ele geçirilmesinden sonra oralara yerleştirilmiş akıncı Türk boylarının çocuklarıdır.

1928 yılında Edirne öğretmen Okulu’nu bitirip köy öğretmenliğine geçmiş şerif Tekben. 1938 yılında Ankara’da Gazi Eğitim Enstitüsü’nü bitirmiş. Bu okul da Cumhuriyet tarihinin yüz akı kurumlardan biridir; Tonguç Baba da yöneticiliğini yaptı; orada “Resim-Elişi İşliği”ni kurduktan sonra Gazi Mustafa Kemal’in cephe arkadaşı Saffet Arıkan tarafından İlköğretim Genel Müdürlüğü’ne atandı…

Şerif Tekben’in Anadolu’yla asıl kucaklaşması Akçadağ Eğitmen Kursu’na Eğitimbaşı olarak atanmasıyla başlar. Daha sonra Akçadağ Köy Enstitüsü kuruluşuna katılır; oranın müdürü olur… Akçadağ’a 26 km uzaklıktaki 3160 dönümlük kıraç arazi (Köy Enstitüleri içinde en geniş arazi) Şerif Tekben ve öğrenciler tarafından kayısıdan buğdaya her türlü ürünün yetiştirildiği bir cennet bahçesine dönüştürülür. Kendi binalarını elleriyle yaptıkları gibi, kullanacakları elektriklerini de üretirler. Anadolu’nun bu kıraç yamacı ışıl ışıl parlamaya başlar…

Şerif Tekben 1944 yılında Dicle Köy Enstitüsü kuruluşu çalışmalarında da bulunur…

Akçadağ Köy Enstitüsü’ne aldığı bir matbaa ile okulu aynı zamanda bir yayın merkezine çevirir… Akçadağ, kendi mezarlığı da olan, doğumdan ölüme kendine gönül verenleri kucaklayan bir bereket ocağı oldu.

Üç yıl önce, Şerif Tekben ile ilgili yazım yayımlandıktan sonra gelen bir iletiden aldığım bir notu ve öğrencilerin zamanında yaptığı “Sevgi Yolu”nu duyurmalıyım size…  

Facebook'ta paylaştığım bu yazıyı  bir arkadaşımın kendisine göndermesi ile okuyan Çanakkale'de Edebiyat öğretmeni Nurten Çolak hanım bir mektup aktarmıştı bana…  

"Fikri bey merhaba,

Öncelikle yaptığınız çalışmadan dolayı size teşekkür ediyorum. Annemin mezarı da o mezarlıkta. Annemin adı İnsaf Ertaş( Koşal kızlık soyadı) . Öğretmen Okulundan emekli Haydar Ertaş’ın eşi. Ben kızı Nurten Ertaş Çolak. O ıssız mezarlığa gömülmeyi kendisi babama vasiyet etti. Kendim de buna şahidim. Annem 5 Ekim 1987’de pazartesi günü rahmetli oldu. Kan kanseri hastasıydı ve tam iki yıl yatalak geçirdi hastalığı. Rahmetli olmadan üç gün önceydi. Cuma günüydü. Kardeşlerim evde yoktu. Ben kapının önündeydim. Benim konuşmalarını duyduğumdan habersizlerdi. 

Annem babama: ‘Beni hastaneye götür, evde ölmek istemiyorum; çocuklar eve rahat giremez.’ dedi. Babam, bir şey demedi, onun ağladığını duydum. Annem : ‘Beni ne Çobanuşağı köyünün mezarlığına göm, ne de Malatya mezarlığına. Beni Öğretmen Okulunun mezarlığına göm.’ dedi. Babam, ‘Ben seni yazı yabana nasıl gömeyim’ dedi ve başladı hıçkırarak ağlamaya. Ben de kapının önünde sessiz ağlıyordum. ‘Annem yoksa sana hakkımı helal etmem,’ dedi. Bu konuşmadan sonra babam çıktı evden, bir taksi bulup annemi Malatya Devlet Hastanesine götürdü. Pazartesi günü de rahmetli oldu. 

Yıllarca, annemin gömülmek için neden yazı yabanda bir yeri tercih ettiğini bir türlü anlayamadım. Hatta mezarını ziyaret ettiğimde onun yalnızlığı bu kadar tercih etmesini içim el vermezdi. Bu yaz geldim ziyaret ettim. Yine çok üzüldüm. Şimdi oraya neden gömülmek istediğini anlıyorum. Hatta öldüğümde benim tercihim de annemin yanı olur. Oraya mezarlık statüsü verilmesini çok isterim. Koruma altına alınırsa çok sevinirim. Gösterdiğiniz duyarlılığı kendi adıma takdir ediyorum.”

İşte Akçadağ’da böyle bir sevgi yolu kurmuştur Şerif Tekben; halkıyla bilim ve sanat ışığı arasına…

Köy Enstitüleri kapatılıp İsmail Hakkı Tonguç ve ekibindeki bir avuç ateş yürekli insan haksız soruşturmalara, iftiralara, açığa alınmalara uğratıldıktan sonra da yurt ve insan sevgisi ile savaşmaya devam ederler. Şerif Tekben de diğer arkadaşları gibi İmece Dergisi’nin, Türk Solu’nun yazarları arasında yer alır. Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) içinde, Türkiye İşçi Partisi’nde görev alır.

Yeryüzünün en bereketli coğrafyasında politika bezirgânlarının yağmalattırdığı, ormanlarını kestirip sularını zehirlettiği, kıyılarını ve şehirlerini betonlaştırdığı, halk oyuyla seçilmiş yerel yöneticilerin yargı eliyle zulme uğratıldığı bir ihanet çemberinde yaşıyoruz. Tarihimize doğru bakmayı öğrenemedikçe, ne bugünü anlayabiliriz, ne yarına doğru sağlam adımlarla yürüyebiliriz.

En önce bu ülkeye emek vermiş, sessizce göçüp gitmiş insanlarımızı uğrattığımız haksızlıklardan kurtaracağız; onlara yaşarken veremediklerimizi hiç olmazsa şimdi vereceğiz; değerlerini bileceğiz…

Ancak böylece yalanın, talanın, her türlü sahtekârlığın bu ülke topraklarına bıraktığı o kötü izleri sileceğiz… 

Şerif Tekben öğretmenim; seni ve yoldaşlarını sevgi ve minnetle anıyoruz.

Gününüz aydın olsun değerli dostlar…

 

14 Eylül 2025, Alper Akçam

 

 

 ŞT AKÇADAĞ.jpg


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —