Dr.ALPER AKÇAM

Tarih: 09.04.2025 21:39

TARİHİMİZLE, KÜLTÜRÜMÜZLE YAŞAYACAK, ÇOĞALACAK,

Facebook Twitter Linked-in

17 Nisan 2025 tarihinde Köy Enstitüleri’nin kuruluşunun 85. yıldönümüne varıyoruz.

23 Nisan 2025 tarihi de, Cumhuriyet’in dinamik gücü, millet egemenliğini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 105. açılış gününe denk geliyor.

Bu aralar “millet egemenliği” ve “milli irade” kavramları üzerine çok konuşuyoruz.

Köy Enstitüleri, kendi kuruluş felsefeleri doğrultusunda ancak 6 yıl açık kalabildiği halde, bu ülkenin tarihinde çok derin izler bıraktı. Şu an kentinden kasabasına, köyüne kadar insanların demokrasi, laiklik, hukuk devleti, kadın ve insan hakları üzerine yaptığı tartışmalar ve birçok gösterinin arkasında o 21 Köy Enstitüsü ocağında tüm ülkeye yayılmaya çalışılmış Cumhuriyet bilincinin ve oralarda üretici köylü çocuklarının birer dava insanına dönüştüğü özgürleşme eyleminin çok etkisi var.

Bu ay benim için de oldukça yoğun geçecek. Çağrılı olduğum her yere yetişmeye, bildiklerimi halkla, aydınlarla paylaşmaya çalışıyorum. Çıkış yollarını el birliği ile aydınlatacağız.

Kendisini var eden kültürel değerlerine sahip çıkamayan toplumlar emperyalist odakların hazırladığı oyunlara çok daha kolay düşebiliyor ve iç karışıklıkların yol açtığı ortamlarda ülke kaynakları çıkarcı çevreler tarafından kolayca yağmalanabiliyor. Diğer yandan, ülkeleri saldırıya uğrayan, kardeş kavgalarına sürüklenen kitlelerin oluşturduğu sığınmacı akınları demografik yapıları da değiştiriyor, etnik çatışmaları ve bağnazlığı kışkırtıyor.

Ülkemizde ve çevre coğrafyalarda yaşanan kimi gelişmeler, binlerce kilometre ötelerden biçilmeye çalışılan yazgılara, karanlık fırtınalara karşı ayakta kalabilmenin tek yolunun kendi tarihimize, kültürümüze ve öz varlıklarımıza dört elle sarılmak olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Geçmiş iyice bilinmeden gelecek de aydınlanamayacaktır.

Halkına zulmeden, emperyalist paylaşım kavgalarının yol açtığı 2. Dünya Savaşı’nda milyonlarca yurttaşının ölümüne yol açmış Faşist Mussolini’nin zindanlarında ömrünü tüketmiş, boş durmayıp araştırmalar, okumalar yapmış, insanlık için 30 defter dolusu not tutmuş Gramsci, 20. Yüzyıl ilk çeyreğinden sonra karmaşık bir duruma gelmiş toplumsal yapıda kitlelerin üzerine “rıza”ya dayalı kurulmuş “hegemenya”dan söz eder. Böylesi toplumlarda özgürlükler ve çeşitli insan hakları için verilecek mücadeleyi uzun ve zorlu bir “mevzi savaşı”na benzetir. Bizim Kurtuluş Savaşı yıllarında düşman toplarının sesi Ankara’dan duyulur olduğunda Gâzi Meclis’in kurucusu, Sakarya Savaşı’nda sonra Gâzi unvanı alacak Mustafa Kemal Paşa “Hattı Müdafaa Yok, Sathı Müdafaa Var / O Satıh Bütün Vatandır” demişti.

Bugünümüz, yarınımız için çabalarken tarihin ışık tuttuğu bu gerçeklikleri bir kez daha anımsayacağız; hayatın her ânında ve alanında kendi kültürümüzle var olarak, kendi ayaklarımız üstünde durarak el birliği ile, gönül birliği ile kendimizi ve ülkemizi gelecek güzel günlere taşıyacağız.

Nisan ayının zor geçeceğe benzeyen günlerini aynı zamanda bir derlenip toparlanma zamanına, bir halk şenliği sofrasına dönüştürmek için el ele tutuşacağız; omuz omuza duracağız.

Gününüz aydın olsun değerli dostlar…

 

09 Nisan 2025, Alper Akçam    

 FACE.jpg


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —