10438,33%0,15
36,59% 0,11
39,97% 0,90
3424,63% 0,87
5554,59% 0,43
08 Mart Dünya emekçi Kadınlar günü nediniyle açıklama yapan Gazetemezin köşe yazarı Ayşe Hazal Beytaş, sınıfsal ve siyasal hakları kadınların bilinçli ve etkin mücadelesiyle sağlanabilir dedi
Kadınların insan hakları, sosyal hakları, sınıfsal ve siyasal hakları kadınların bilinçli ve etkin mücadelesiyle sağlanabilir. Ancak bu, sendikalarda, odalarda, STK'larda ve siyasi partilerde kadınların toplumdaki demografik oranlarına uygun sayılarda hem üye hem de yönetici olarak bulunmaları ile mümkün. Bu direnişin en önemli sonucu şüphesiz istihdam alanlarında sağlanabilir. Son zamanlarda kadına iyilik diye meskelenip çıkarılan yasalarla malalesef kadına doğrudan evin yolunu gösteren, kadını yönetim ve karar mekanizmalarından uzaklaştıran, kadına sadece annelik ve eşlik rolunu biçen, yarı zamanlı, kısmı ve güvencesiz çalışma koşullarını dayatılmıştır. Üstelik butün bu hak gaspları malasef ki 'kadınlara müjde' gibi bir makyaj ile sunulmuştur.
Kadının istihdama katılımı yasalarla kısıtlanırken diğer tarafta erkek egemen örgüt yapılarında ve kurumlarda kadın çalışmaları konusunda geniş kapsamlı işler yapacak ve toplumda farkındalık yaratacak bir çalışmaya pek sıcak bakılmıyor. Bu tür faaliyetlerin finanse edilmesi için gereken karaları nihayetinde tümü erkek olan yöneticiler alıyor. Onlar bizim faaliyetlerimizi olumlu ancak hayati olmayan faaliyetler olarak görüyorlar. Yani yaptıklarımız onlara göre asli değil tali işler olarak kalıyor.
Toplumun en ileri sınıfını oluşturan işçilerin, çalışanların ve onların temsilcisi olan sendika ve meslek odalarının ve siyasi partilerin içinde kadınlar etkin olarak yer almak istediğinde erkek eğemen yapı tarafından, "eve geç kalırsın, eşinle sorun yaşarsın, rahatını bozma, gerektiğinde alanlarda şiddete uğrayacaksın, bunlara hazırlıklı mısın" gibi gerekçelerle, bu tür çalışmaların üstesinden ancak erkeklerin gelebileceğine varan imalar yapılır.
Kadın meselesi öz be öz bir sınıf meselesidir. Kadın meselesini sınıf meselesinden soyutlayarak öne sürmek toplumun sınıflara bölündüğü gerçeğinin üzerini örtmekten başka bir şey değildir. Kadın hakları çerçevesinde yapılan bu sınıftan soyutlama davranışı, bir çok kapitalist ülkede fonlarla destekleniyor. Kapitalizmin derdi davası “aman ha her hakkı savunun, söyleyin ama bunu asla bir sınıf mücadelesi olduğunu dile getirmeyin” anlamında bu sorunun sınıfsal özünü perdelemektir. Bu perdelemenin bir örneği de 8 Mart Emekçi kadınlar gününün anılmasında ortaya çıkıyor.
8 Mart 1857'de ABD'nin New York kentinde emperyalizmin ve onun elli kanlı işbirlikçilerinin , direnen işçi/emekçi kadınlara yönelik yaptığı çok hazin bir katliamın yıldönümüdür. Yaptıkları grev sonucu saldırıya uğrayan işçi kadınlar kendini fabrikaya kilitler, çıkarılan yangın sonucu da 120 işçi kadın yakılarak öldürülür. 8 Mart bu nedenle emekçi kadınlar için önemlidir. Bir kere bu günün adından -emekçi- ifadesi çıkarıldığında ve sadece bir kadın günü olarak bahsedildiğinde sınıf ayrımlarının üzeri örtülmüş oluyor.
Toplumun her alanında yer eden biz kadınlar, emeğinin karşılığı alamayan ev kadınları, çalışan kadınlar, çiftçi kadınlar, ev eksenli çalışanlar, kısacası istihdam alanlarında olsun olmasın, tüm emekçi kadınlar bugün çifte sömürüye maruz kalmaktayız. Hem emekçi olmaktan, hemde cinsiyetimizden dolayı uğradığımız bu çifte sömürü karşısında ancak bilinçli ve örgütlü mücadele ederek haklarımızı kazanabiliriz.
Dünya Emekçi Kadınlarına Selam Olsun!
A.Hazal Beytaş/Tarihçi Yazar